Tasarim23


Saatimizin sesini kısmak için saniyenin üstüne tıklayın.

egedersler

Teşbih

Aralarında çeşitli yönlerden benzerlik bulunan iki varlıktan zayıfını kuvvetlisine benzetmek sanatına TEŞBİH denir.

 

Sanatkâr kendi­sini etkileyen bir olay veya varlık karşısında heyecanla­nır, bu heyecanını daha kuvvetli ve tesirli anlatabilmek için, o ruh hâlini okuyucuda daha iyi canlandırabilecek benzetmeler yapma yoluna gider. İşte bu ruhî faaliyet so­nucu teşbih sanatı meydana gelir.

 

Teşbihte dikkate değer bir özellik de şudur:

 

Bu sanat kelimelerin gerçek manaları ile yapıldığı hâlde, mecaz sanatları, yani kelimenin mecâzî mânası ile yapılan sanatlar grubuna girer. Kelimeler gerçek anlamlarında kullanıldıkları hâlde, meydana getirdikleri anlam bütünlüğü mecâzî bir hüviyet kazanır.

 

Meselâ:

 

Durmuş saat gibiydi durup geçmeyen zaman

(Yahya Kemâl, O Taraf, KGK, s. 110)

 

mısrasında zaman "durmuş bir saate" benzetiliyor. Bu mısradaki kelimelerin hepsi gerçek manalarında kulla­nılmıştır. Ama durup geçmeyen zaman gerçekten "durmuş bir saat" değildir. Mecâzî olarak bir benzerlik söz konusudur. Şair ruh sıkıntısının etkisiyle vaktin bir türlü geçmeyişini, durmuş bir saate benzeterek okuyucuya daha kuvvetli anlatıyor.

 

Teşbih sanatında en az iki, en fazla dört öğe bu­lunur:

 

1.   BENZEYEN

2. KENDİSİNE BENZETİLEN

3. BENZETME YÖNÜ

4. BENZETME EDATI

 

Yukarıdaki "durmuş saat gibiydi durup geçmeyen zaman" mısrasını buna göre inceleyelim:

 

1.    Benzeyen: ZAMAN

2. Kendisine Benzetilen: DUR­MUŞ SAAT

3. Benzetme yönü: DURUP GEÇ­MEMEK (İlerlememek)

4. Benzetme edatı: GİBİYDİ

 

 

BENZEYEN: Birbirine benzetilen kavramlardan güçsüz olanıdır.

 

KENDİSİNE BENZETİLEN: Benzetilen kav­ramlardan daha güçlü ve üstün olanıdır.

 

BENZETME YÖNÜ: Benzeyen ve kendisine benzetilen arasındaki ortak noktadır. Zaten benzetme bu ortak noktayı belirtmek için yapılır.

 

BENZETME EDATI: Benzeyen ve kendisine benzetilen arasında benzetme ilgisini kuran kelime veya ektir. Teşbihte genellikle şu kelime ve ekler benzetme edatı olarak kullanılırlar:

 

âdetâ, andırır, benzer, bigi, çü, çün, gibi, gûnâ, güne, gûyâ, gûyiyâ, kimi, mânend, meğer ki, misâl, misillû, misl, niteki, nitekim, sanki, sıfat, tek, tıpkı, ... -âsâ,-vâr,-veş

 

Örnekler:

 

Gün denizlerde sönerken baktık

Ve çobanlar gibi dallar yaktık

(Yahya Kemâl, Viranbağ, KGK, s. 145)

 

Benzeyen: Biz (Şair ve sevgilisi)

Kendisine benzetilen: Çobanlar

Benzetme yönü: Dallar yakmak (ateş yakmak)

Benzetme edatı: gibi

 

Kız vücûdun sarı güller gibi ter!

Çık sudan kendini üryân göster!

(Yahya Kemâl, Nazar, KGK, s. 149)

 

Benzeyen: Vücûd

Kendisine benzetilen: Sarı güller

Benzetme yönü: Tazelik (ter)

Benzetme edatı: gibi

 

Çini bir kâsede bir Çin çayı içmekteydi

Bir güzel yırtıcı kuş gözleri gördüm.

Baktım Som mücevher gibi kan kırmızı tırnaklarına

(Y. Kemâl, Ric'at, KGK, s. 152)

 

Benzeyen: Tırnaklar

Kendisine benzetilen: Som mü­cevher

Benzetme yönü: Kırmızılık

Benzetme edatı: gibi

Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri

İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

(Yahya Kemâl, Endülüs'te Raks, KGK, s. 157)

 

Benzeyen: Rakseden güzel

Kendisine benzetilen: Yelpaze

Benzetme yönü: Dönüş

Benzetme edatı: gibi

Bugün 91 ziyaretçi (104 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol